3 Nisan 2012 Salı

Afife Tiyatro Ödülleri 2012


  • Alaturka Davranış...
  • Köylü Kurnazlığı...
  • Bizans Oyunu...

Hayır, hayır tüm bu kelimeler içerisinde nefret ettiğim bir "etnik gönderme" var. Bunları kullanamayacağım. 
Riyakarlık, evet bu çok uygun bir kelime, "iki yüzlü olma durumu, hypocrisy, two-facedness, double-dealing" Haldun Taner usta bir eserinde şöyle kullanmış:
"Madem ki, ... her baktığında insanın ciğerini dahi okuyordu, nasıl olup da etrafını saran midesiz dalkavukların ikiyüzlülüğünü anlayamıyordu?"
Haldun Taner usta böyle kullanmış, ama Haldun Dormen usta ve Afife Tiyatro Ödülleri jürisi "iki yüzlü olma durumunu" değişik şekilde ele almışlar...


Şimdi size son bir hafta içerisinde başımdan geçen öykümü anlatayım. Bir önceki blog yazımda tiyatroda ödül mekanizmasındaki yanlışlardan bahsetmiştim. Ne kadar haklı olduğumu siz de anlayacaksınız.


Geçen hafta 26 Mart, Pazartesi günü içerisinde Afife Tiyatro Ödülleri 2012 "En İyi Sahne Müziği" üç adayından biri olduğumu öğrendim. Öğrendim diyorum, çünkü bu resmi bir açıklama değildi, "el altından" öğrenilmişti. Bir kere, ödüller basın açıklamasından önce dışarı sızdırılmaz, değeri kalmaz, polemiklere neden olur, hadi neyse... "Hayra Alamet" denir ya, bunun da evrende bir nedeni varmış...
Ardından Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenim Sayın Ayşenil Şamlıoğlu beni aradı, tebrik etti. 
Sevinemedim aday olduğuma, çünkü beni Engin Alkan'ın yönetmenliğini yaptığı Hagop Baronyan'ın 1869 yılında yazdığı "Şark Dişçisi" adlı müzikal oyunda yaptığım şarkı ve müziklerden dolayı aday göstermişlerdi. 
Tam yedi dalda aday olmuştu, ama adaylar arasında bu oyunu bulup çıkaran, tasarlayan, kendi alanlarında uzman bir çok değerli sanatçı, edebiyatçı, tiyatrocuyla çalışıp oyuncuların çok değişik alanlarda pratik kazanmalarını sağlayan (Ermeni şivesi, "clown" oyunculuğu, hokkabazlık, orta oyunculuğu, "Commedia dell'arte oyunculuğu v.b.) Engin Alkan, bu oyunun ebeveyni, aday olmamıştı. Bu anlaşılması çok güç ve üzücü bir şeydi. Onun anlattıkları sayesinde ben bu denli yükselmiş, heveslenmiş, tasarlamış ve de gerçekten içime çok sinen müzikler yapmıştım.


O gece bir karar verdim, ve de Engin Alkan'ın yanında yer almaya karar verdim.


Ancak adaylığımın açıklanmasını bekleyip, ondan sonra tavır yapmak yaşam etiğime uymadığı için önceden  jüride görev alan sevdiğim yönetmenim, meslekdaşım Sayın Engin Uludağ'a danışmaya karar verdim. Uzun uzun konuştuk. Bana güzel şeyler söyledi, kendi geçmiş deneyimlerinden bahsetti. Kendisi "sonuçların bile aslında o anda bilinmemesi gerektiğini, bir jüri üyesi olarak bir şey yapamayacağını, konuşmam gereken kişinin Haldun Dormen olduğunu" belirtti.


Ertesi sabah erkenden Sayın Haldun Dormen beni aradı (yanlış değil, o beni aradı). Adaylığı kabul etmeyeceğimi duyduğunu, böyle yaparsam "ayukka" çıkacağını, işlerin karışacağını söyledi. Ben de:
"Ödül kurumunun kendisine bir zarar gelsin istemiyorum, ama Engin Alkan'ın yanında durmayı tercih ediyorum, o nedenle bir şekilde bunu önceden bildiriyorum, beni seçmeyin sonunda" dedim.
"Emin misin? Son kararın mı?" dedi, "Evet" dedim, telefonu kapattık.


Geçen gün bir provada sevgili oyuncu bir arkadaşım "Adaylıktan çekiliyormuşsun doğru mu?" diye sordu. Internet'in bile bu denli hızlı olduğu bir zaman görmedim şu yaşımda...


Filmi ileriye sarıyoruz ve bu güne geliyoruz...
Afife 2012 Tiyatro Ödülleri adaylıklarında "Şark Dişçisi" ne toplam altı dalda adaylık olduğu (Yedi dalda değil) açıklandı bu gün, resmi olarak. En iyi Sahne Müziği dalında da benim adım yerine başka bir şanslı meslekdaşımın adı bulunuyordu (hangisi bu şansı sonradan kazandı bilemeyeceğim).


Aslında bütün sorunumuz jürinin de içerisinde bulunduğu jenerasyonun, o çağın demokrasi anlayışı. Bu anlayış ülkemizin ilerlemesinde hep engelleyici olmadı mı?
Dışarı hep doğru ve de düzgün gözükmek, sorunları içeride anti-demokratik, hatta acayip uygulamalarla, manipülasyonlarla düzeltmeye çalışmak, günü kurtarmak, paçamızı kurtarmak... (Carpe Diem)
Jürinin ve de Haldun Dormen'in yaptığı da bu değil mi? 
Asla dokunmamaları gereken bu aday listesine pervasızca dokunup kendilerini sorumluluktan kurtarmak için kalem oynatmak. İşte bunu anlatmaya çalışıyordum geçen yazımda.


Bu ödül kurumlarında jürilerin oluşumu kökünden değişmelidir. Daha sanatsal kriterler ön plana alınmalı, bir kişinin iradesinde "sen gel şekerim, sen de katıl, işte tamam oldu"culuk yapılmamalıdır. Bu ödül kurumlarına destek veren sanatsever kurumlar jürinin çalışmasını yakından izlemeli, kalite kontrolü yapmalıdır. Onlar da istemezler döktükleri onca meblağın boşa gitmesini, çarçur edilmesini. Bir şeyi üstlendilerse onun saygın bir yerde durmasını isterler.


Afife Jürisi'nin sahtecilik yaptığını ifşa ediyorum başıma gelen bu olayı sizlere aktararak...


Jüri bu yıl aşağıdaki gibi oluşturuldu:





TİJEN PAR (BAŞKAN)
Tiyatro ve Sinema Oyuncusu, Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü Öğretim Görevlisi, Seçici Kurul Başkanı
  
AHMET GÜLHAN
Tiyatro oyuncusu ve sinema yönetmeni, MSM Sahne Dersi Öğretim Görevlisi
  
ARGUN KINAL
Emekli İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Oyuncusu, Genel Sanat Yönetmeni Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi
  
BEKİ HALEVA
Yıldız Teknik Üniversitesi Fransızca Mütercim Tercümanlık Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi, Çevirmen, Tiyatro Eleştirmeni, Tiyatro Eleştirmenler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi
  
DENİZ GÖKÇER
Sinema, TV ve Devlet Tiyatrosu Oyuncusu, Semiha Berksoy Opera Vakfı Eğitmeni
  
DERYA ASLAN
Tiyatro Oyuncusu
ENGİN ULUDAĞ ALPAT
Tiyatro ve Sinema Oyuncusu, Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü Öğretim Görevlisi,
  
GÖKSEL KORTAY
MSM Konservatuar ve MSM Actor’s Studio Öğretim Görevlisi, Çevirmen, Yönetmen, Oyuncu, Seslendirme Sanatçısı
  
İZZET GÜNAY
Tiyatro ve Sinema Oyuncusu
  
MERİH TANGÜN
Doç. Dr., Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Ana Sanat Dalı Başkan Yardımcısı, Dublaj Sanatçısı, Yazar
  
ONUR TURAN
Tiyatro ve Müzikal Oyuncusu, 










2 yorum:

  1. Geçen sene(2011) Afife Tiyatro Ödülleri için hatırlanmayan Engin Alkan şöyle demişti:
    “Seçici kurul çok uzun zamandır ülkedeki tiyatroyu seyircinin ihtiyacını ve eğilimlerini temsil etmiyor. Afife Jale’nin ismine gölge düşürecek spekülatif seçimler yapıyorlar. Dolayısıyla bu jürinin ehliyetinin sorgulanması gerekiyor bence, daha önce verilen Afife ödülümü geri verebilirim”(26 Mart 2011)
    Hemen arkasından 2011 Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri’nde Engin Alkan, “Generaller, Savaş ve Barbekü” oyunuyla ”Komedi ya da Müzikal Dalında Yılın En Başarılı Yapımının Yönetmeni” adayları arasında gösterildi (7 Nisan 2011) ödülü aldığı açıklandı (26 Nisan 2011)
    Generaller, Savaş ve Barbekü’den Engin Alkan dışında başka hiçbir aday yoktu. Ödülü reddetmediğine göre Engin Alkan tek başına bir yönetmene bir yapım ödülü verilebileceğine inanıyor demek ki. Bu tiyatro gibi “ekip işi” olan bir sanatta nasıl yorumlanmalı acaba?
    Afife Jale Tiyatro Ödülü için yaptığı eleştirilere katılmakla birlikte Engin Alkan’ın daha önce aldığı ödülü iade ettiğini duymadım. Ama bir yıl önce inanmadığını açıkladığı bir ödül için bir yıl sonra ödüle aday gösterilmesi aklın ulaşacağı bir sonuç değil. Engin Alkan Afife Tiyatro Ödülü’nü “silmiş”, jüri de onu “silmiş”! Çıkan sonuç bu.
    Öte yandan siz adaylığınızı çektiğinize göre Şark Dişçisi’nden aday olanlar çekilmezlerse bu ne anlama gelecek? Size fısıldandığına göre onlara da önceden fısıldanmış olabilir mi? Ya onlar sizin gibi itiraz etmeyip kabul ettilerse?

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Melih Anık,

    İlginize tekrar çok teşekkür ederim.

    Sizin de katıldığınız gibi gönlüm daha objektif bakabilen, içinde değişik renklerde görüşlerin tartışıldığı ve de sonunda beklentilere ters sonuçlar bile çıksa saygı duyulacak, en azından "usul" yanlışlarının minimum düzeyde olduğu bir seçim sisteminden yana...
    Bunun olması için sessiz durmak yerine yapılan yanlışların üzerine gitmeyi tercih eden bir yapım var.
    Ne de olsa sizin de içinde olduğunuz o mücadeleci yıllardan geçtik, öyle olgunlaştık.
    Kısacası bu kez "adaylık, ödül verilmediği için sızlanıyor" tarzında algılanmayacağım bir durum yakaladım ve üzerine girmek istedim.

    Engin'in tek başına verdiği mücadeleyi biliyorum ve de sizin dikkat çekmek istediğiniz noktaları da çok iyi anlıyorum.
    Tiyatronun ekip işi olduğu bir gerçek ama 2011 Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri meselesini bilmiyorum.
    Emin olun bunu ve ödülünü geri verme konusunu kendisine soracağım... Onlar şimdi "Adana Tiyatro Festivali"ndeler.

    "Bir yıl önce inanmadığını açıkladığı bir ödül için bir yıl sonra ödüle aday gösterilmesi aklın ulaşacağı bir sonuç değil. Engin Alkan Afife Tiyatro Ödülü’nü “silmiş”, jüri de onu “silmiş”! Çıkan sonuç bu..." paragrafı tamamıyla çok doğru bir saptama. Çok haklısınız, onu neden yok saydıkları çok açık zaten. İşte sırf bu yüzden onlara karşı duruyorum. Demek bir seçim yaparken onu oluşturan kişilerin davranışlarına, kendileri ile geçimli olup olmadıklarına bakılıyor. Seçici kurul hiç değişmediği için de bu kin bir kan davası gibi sürüyor.

    Şark Dişçisi oyunuyla aday olan diğer adaylar konusuna gelince, bunun kararını tümüyle kendilerine bırakıyorum. Adaylıkların bana bildirildiği gün onlara da bilgi verilmişti. Hepsi de kabul ettiler bu adaylıklarını, belki aralarından bazıları da ödül bile alabilir. Bunda kişisel olarak bir sakınca görmüyorum, kendilerince haklı nedenlerinin olduğuna inanıyorum. Bu konuda ben Engin'in yanında durmaya karar verdim. Ne Engin ne de ben tiyatroda daha karar veren bir statüde olmamızı onların üzerinde bir baskı aracı olarak kulanabilecek karakterlerde değiliz.

    Sevgilerimle,

    Selim Atakan

    YanıtlaSil