27 Haziran 2015 Cumartesi

Film ve Sahne Müziği

Film ve Sahne Müziği

Bir Filme veya Tiyatro Eserine Müzik Yaparken Ana Yaklaşımlar

Sabah yürüyüşleri yaparken Zeynep ile sohbetlerimiz arasında ona yakın bir zaman önce yaptığım bir kısa filmin müziğinde yaşadığım benim için üzüntü kaynağı bir durumdan bahsediyordum.
Bana: "Bunu blog'unda paylaşsana" dedi...


Yaklaşık 24 dakika süren bir kısa filme ses tasarımı, efekt ve müzik yapmıştım. Bunu yaparken sahnelerin başlangıç-bitiş yerleri, dış sesler ile müziğin ve efektin karışımı, günün saati ve uyandırmak istediğim duyguları düşünmüştüm. 
Filmin iki yerinde müzik vardı, ve bu iki "sekans" kendi içlerinde başından sonuna kadar ilerleyen, gelişen sonra biten görsel bölümlerdi.

İlk müzik bir önceki planın bitimine yakın bir diyalogun bittiği anda başlıyor, diğer plana geçildiğinde nihai yüksekliğine geliyor, sekansın bitimine yakın da kendiliğinden bitiyordu.
Burada bir önceki planın altında başladığında ses yüksekliğindeki yavaş değişim yalnızca "volüm düğmesi" ile oluşturulan bir etki değildi, müziği oluşturan enstrümanlar hem birer birer katılıyorlardı, hem de parçanın ana bölümündeki melodide olduğunun tam tersi nispeten hareketleri daha yavaş ve seyrekti.

Parçanın ana bölümüne gelindiğinde müziğe artık bütün enstrümanlar katılmış altındaki efektlerin de rahatlıkla duyulabildiği bir ses düzeyine gelmişti.  Orta bölüm iki bölümden oluşmaktaydı, ikinci bölüm yalnız kalan erkek karakterin içindeki ikircikli duyguyu ve içinde giderek güçlenen bir düşünceyi desteklemek için daha güçlü bir bölüm haline getirilmişti.
Bu bölüm her zaman dinlemeye alışkın olduğumuz müzik parçaları ile karşılaştırıldığında öyle çok melodik, bizi bizden alıp götüren ve bizde herkese göre değişebilen duygular yaratan bir yapıya sahip değildi. Ancak bizim görsellerde gördüğümüz aksiyon ve de altında işittiğimiz efektler ve "foley" tasarımı ile birlikte bütünleşen bizi o mekana ancak bu şartlar altında götürüp bırakan bir yapıya sahipti. Ama söylemeliyim ki kendi içinde müzikal ve estetik bir mantığı da barındırıyordu; bu müziği bir yerden kestiğinizde bütünlüğünü hemen kaybeden bir narinliğe de sahipti.

Bu bölümün son kısmında müzik iç plandan dış plana geçilmesi ve de ana erkek karakterin antikacı dükkanının merdivenlerinden çıkması boyunca yavaş yavaş dinginleşiyor, enstrümanların bazıları yavaş yavaş ortadan çekiliyorlar ve de erkek karakter dükkanın kapısında görüldüğünde kapı açılma sesinin öncesinde bitmiş oluyordu. Burada "volüm" düğmesi kullanılmamıştı.
Filmin bu bölümünde konuşma olmadığı için bu bölümde iyi çalışılması ve de hem yaratıcı hem de estetik iyi bir bir planlama yapılması gerekiyordu.
Bu müzik filmin ortasına rastlıyor ve aynı zamanda izleyicinin bir önceki bölümde geçen olayı irdelemesine, olayın erkek karakter üzerinde yarattığı etkileri anlamasına yardımcı oluyordu. Filmin artık uzun bir kısmı müzik olmadan doğal ortam efektleriyle ve de "foley" çalışması ile sürdürülebilirdi rahatlıkla.
"Foley" nedir, ne işe yarar ve de nasıl gerçekleştirilir, bunu ayrı bir blogda yazmak istiyorum.

"Ne oldu da üzüldün?" diyeceksiniz...

Filmin bir festivale katılması için oradan istenen ön şart kısa filmlerin yirmi (20 dak.) dakikadan uzun olmamaları imiş. Bu nedenle film 24 dakikadan 20 dakikaya kısaltılırken efekt, müzik bakılmaksızın yalnız görsel planlara göre hareket edildiği için yukarıda yapısından bahsettiğim parça bir anda kırıldı, buruştu tasarım bir anda kayboluverdi. Tasarlanmış etkisi, estetik yapısı ve de müzikal mantık yok oldu.

Hemen buradan şuna geliyoruz: 
Bir filme veya bir tiyatro oyununa müzik yaparken müziğin oluşturulmasının evreleri vardır. Çeşitli temaları daha sinopsis veya tretman aşamasında bestelenir ve not edilir. Senaryo aşamasında karakterler ortaya çıktığı için onlara ait, onların film içerisindeki kişiliklerine uygun müzikal notlar alınabilir. Filmin türüne göre (romantik, komedi, gerilim, korku, epik, dönem filmi) çeşitli "mood" yani duygulanım oluşturucu müzikler yapılır.
Ama bunların hiç biri son haline getirilmez, yani müzikal dilde aranje edilmez (çeşitli müzik enstrümanlarının tek tek ne çalacakları, ne kadar uzun süreceği, bütün içerisinde nasıl bir bölümlenme olacağı). 

Bu işlem için filmin çekilip bütün görüntülerin birbirlerine yönetmenin ve kurgu yapan kişinin estetik ve yaratıcı anlayışlarına uygun bir sıra içerisinde birleştirilmesi, bunu yaparken de sinemasal dil oluşturmak için her bir film planının başının sonunun belirlenmesi (Editing / Kurgu) gerekir.
Ses tasarımı, diyalog kurgusu ve de "foley" ya birlikte aynı zamanda oluşturulur, ya da daha sağlıklı olan, bestecinin ve de yönetmenin seçimine göre müziklerin son hale getirilmesinden önce yapılır.


Yularıdaki sayfalarda Atıf Yılmaz'ın yönettiği "Delikan " isimli ana akım filmin ana teması olan "Delikan" adlı parçanın her çeşit kullanıma hazır ön tasarımı bulunmakta (1979). Buradan başlayarak yapılacak aranjmanlar filmde çeşitli yerlere yerleştirilecek...

Son Rötuşlar:
Filmin kurgusu, diyalog kurgusu, ses tasarımı, foley ve müzik yerleştirmeleri bittikten sonra iki ana işlem kalmıştır, birincisi filmin renklerinin bir tasarım olarak baştan sona ele alınması (Color Grading), ikincisi de filmi oluşturan yukarıda saydığımız bütün öğelerin birlikte seyredildiği, teknik olarak ileri teknolojiye sahip bir sinema salonunun koşullarının aynen yerine getirildiği bir stüdyoda miksajının yapılması. Miksaj çeşitli ortamlarda kullanılmak üzere çeşitli formatlarda yapılır (Stereo, Surround Sistem, IMAX Sistemi gibi). 
İşte stüdyonun bu özelliklerde miksaj (indirgeme) yapma özelliklerine sahip olması ve de hoparlörlerin konumlarının da gerçek bir sinemada olan hoparlörleri aynen temsil eden (Uygun oranlarda indirgenmiş) mesafelerde olması gerekmektedir.

İşte film bu aşamalardan geçtikten sonra ya eskiden olduğu gibi 35 mm. filme basılır, ya da giderek yaygınlaşan bir metod olan dijital ortama geçirilir (DCP - Digital Cinema Package).

Kim istemez fırından yeni çıkmış bir filmi izlemek!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder